Mardin'in GüneyDoğusun'da Nuskaybin'e 30 Kilometre Uzaklıkta Mardin Nusaybin Karayolu Üzerindedir
mardin dara /tarih
Sayfanın Son Güncellemesi (20,09,20011) Tarihinde İMRAN GÜNEŞ tarafından Bizat Yapılmıştır.
TARİHÇE:
Dara Harabeleri, Tarihimize Dara kalesi olarak geçmiştir...
Mezopotamya'nın Efes'i kabul edilen bu kent, M.Ö.530-M.Ö.570'te İran hükümdarı ünlü Darayuvaşi (Darxis) tarafından (parsedia / dinlence olarak) kurulmuş, çeşitli dönemlerde (miladın ilk asırlarına kadar) İranlılarla Romalılar arasında el değiştirmiştir.[6] VII yy. sonlarına doğru Emeviler'in daha sonra Abbasilerin eline geçen şehir [4], daha sonraki Yüzyıllarda yerel beylikler tarafından yönetilmiş ve 15-16.y.y da Osmanlıların eline geçmiştir. Harabelere ve kalıntılar arasında ara sıra bulunan paralara(daryaka) bakılacak olursa zengin bir şehir olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır. Şehrin kurucusu Daraxis tarafından yaptırılan muhteşem yeraltı yerleşim birimi sonradan zindan olarak kullanılmış, bugünde bütün heybeti ile ayakta durmaktadır.Konuşma dili olarak (Hz.İsa'nın ana dili olan) Aramice kullanılmış,İnanç olarak da adına ateş kuleleri yapılan Ahura Mazda'ya inanırlardı.Şehir oyulmuş kent kalıntıları,su sarnıçları,su kanalları, mahsarası hala çok iyi görülmektedir. Şehrin surları ve burçlarını anlatacak olursak:
1- Asıl Şehir: Çevresi 4 kilometrelik surlarla çevrilmiştir. Biri kuzeye diğeri güneye açılan iki tane kapısı vardır. Şehri çevreleyen sur, kuzey kapısının doğu ucundan başlayarak Zellace mevkiini takiben çayın üstünden hendek yerini mağaraları içine alarak tophaneye iner, buradan Bertevil Sarayı'nın yanında güneye açılan kapı ile birleşir. Güney kapısının batı ucundan başlayan sur, Mahsara'yı (Eski Mezarlık) içine alarak kesik kayanın üzerinden Hakni mevkiine çıkar. Su sarnıçlarının yanından Yunus ziyaretini ve İç Kale'yi de içine alıp Kale Camisi'nin doğusunda birleşerek şehri çevreleyen suru oluşturur. Şehir harabeleri içindeki eski kalıntılardan kilise, saray, cami, çarşı, ev, köprü ve su sarnıçları hala mevcudiyetlerini muhafaza etmektedir.
2- İç Kale: Şehrin kuzeyinde 50 metre yüksekliğindeki tepenin üst düzlüğünde kurulmuştur. Bugün tepenin üzerinde köylülerin yaptırdığı ve içinde yaşadıkları evler mevcuttur.
Bu antik yerleşim yeri, Büyük İskender'le Dara'nın savaşına da sahne olmuştur. Kalıntılar arasındaki büyük kesme taşlar ve bulunan sikkelere bakılacak olursa Dara'nın geçmişte büyük ve görkemli yapılara ve zengin hazinelere sahip olduğu söylenebilir.
MEZOPOTAMYANIN İLK BARAJI MARDİN/DARADA
Antik kent, Doğu Roma'nın diğer deyişle Bizans'ın, Güneydoğu metropolü Nisibis'ten (bugün Nusaybin) sonra ikinci önemli sınır kenti olarak biliniyor. Kaynaklara göre ticaretin kalbi İpek Yolu, kentin içinden geçiyordu. Bu transit ticaret merkezi, bir dönem piskoposluk merkezi de olmuş ancak sürekli devam eden akınlar sonrasında sönüp gitmişti.
Bilgilendirme tabelaları Dara'nın Mezopotamya'nın ilk barajının ve sulama kanallarının kurulduğu kent olduğunu yazıyordu. Bugün şaşırtıcı nizamıyla dikkat çeken kanallara ait izler yerli yerindeydi. Su sarnıçları, su depoları, bir su medeniyetine işaret ediyordu. Suyun akışını, oranını ya da bekletilmesini kontrol edebilen bir sistemin kalıntıları olan havuzlu salonu ve hendeği ile beraber...
Oyma kaya evler, tavanlarındaki süslemeleri, duvarlarına işlenmiş Meryem, İsa ve haç figürleriyle kaya kiliselerine dönüşmüş yapılar kentin Hıristiyanlık macerasını anlatıyordu. Fakat Dara pek çok dine farklı zamanlarda ev sahipliği yapmıştı. Din çeşitliliği, beraberinde çatışmaları getirmişti. Bu durum da bugün farklı dinlere ait simgeleri bir arada görmemizin sebeplerinden biri olarak görünüyor.
Mezopotamya'nın Efes'i olarak nitelenen Dara kentinin parçaları şu an varolan köyün inşasında kullanılmıştı. Ve bu yüzden kent hakkında net verilere ulaşmayı güçleştiriyordu.
Dara'da Bulunan Antik Çağ'a Ait Mozaikler
Geçen yıl başlayan kazı çalışmalarında tarihe ışık tutacak şemsiye motifli mozaik ile hayvan figürlerinin bulunduğu belirtildi. Kış mevsimi nedeniyle ertelenen çalışmaların bu ay yeniden başlayacağı açıklandı. Mardin'de ortaya çıkan antik mozaiklerin Gaziantep'teki Zeugma mozaikleri ile benzerlik taşıdığı kaydedildi.
Mardin Valiliği, Dara ören yerinde Prof. Dr. Metin Ahunbay ve ekibi tarafından 1986 yılında başlatılan kazılarla toprak altında kalan tarihi dokunun gün yüzüne çıkartılmasına desteğini sürdürüyor.
Valiliğin hazırladığı rapor doğrultusunda bu ay başlayacak kazı çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı da destek veriyor. Geçtiğimiz aylarda Mardin'i ziyaret eden Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dara'da ortaya çıkan tarihi hazinenin gün ışığına çıkartılması için gereken maddi desteğin sağlanacağını açıklamıştı.
Bugüne kadar, halk arasında zindan olarak bilinen 40 metre deriliğindeki mekân temizlendi. Açık hava tiyatrosu ve kaya evlerin bulunduğu alanlarda gerçekleştirilen kazılarda ise Babil ve Pers İmparatorluğu'na ait askeri garnizon şehrinin erzak ve silah depoları ile kaya mezarlar gün yüzüne çıkarıldı. Ayrıca şehrin yerleşim alanı olan ve toprak altında kalan kayalara oyulmuş tarihi evler ve mezarlar bulundu.
Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, Dara harabelerindeki diğer tarihi mozaiklerin ortaya çıkartılması için gerekli bütün girişimleri yaptıklarını belirterek, Mardin'de ikinci bir Zeugma'nın ortaya çıktığını söyledi.
Kılıçlar, "Romalılar tarafından askeri garnizon şehri olarak kullanılan Dara'nın, mevcut tarihi kalıntılara ve su sarnıçlarına bakıldığında 100 bin'in üzerinde bir nüfusa sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Dara, kazılar tamamlandıktan sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Aspendos'u olacak." diye konuştu.
1986 yılından beri kazı çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Metin Ahunbay, ödeneklerin yetersiz olduğunu belirterek, "Bu yıla kadar ödeneklerimiz oldukça kısıtlı ve azdı. Kazılarımızı istediğimiz şekilde yapamıyorduk. Bu yıl valinin desteklerini gördük. Geçtiğimiz yıl kazıda sezon çalışması olarak amacımıza ulaştık. Dara 1,5 kilometrekarelik alan üzerinde kurulu. Etrafında kazı yapılması gereken alanlar var. Kazı uzun yıllar alacak. Bu yıl önemli mozaikler bulduk. Çalışmalarımız çok yönlü ve geniş alanı kapsayacak şekilde devam edecek." şeklinde konuştu.
DARA da KAZILAR YENİDEN BAŞLIYO
Mardin'de bulunan 10 bin yıllık Dara Harabeleri'nde geçtiğimiz yıl gün ışığına çıkartılan antik çağa ait tarihi mozaiklerin kazı çalışması yeniden başlıyor.
Geçtiğimiz yıl yapılan kazı çalışmalarında M.S.600. yüzyıla ait olduğu tahmin edilen şemsiye motifli mozaik ve çeşitli hayvan figürlü mozaikler ortaya çıkarılmıştı.
Kış mevsimi nedeniyle mozaiklerin üzeri toprakla kapatılmasının ardından tarihi hazinenin gün ışığına çıkartılması için mayıs ayında kazı çalışmaları yeniden başlıyor. Mardin'de ortaya çıkan antik mozaiklerin Gaziantep'te ortaya çıkan Zeugma mozaiklerine benzediği belirtildi.
Merkeze Bağlı Dara Ören yerinde, Prof. Dr. Metin Ahunbay ve ekibi tarafından 1986 yılında başlatılan kazılarla toprak altında kalan tarihi dokunun gün yüzüne çıkartılması için Mardin Valiliği harekete geçti. Valiliğin hazırlamış olduğu rapor doğrultusunda mayıs ayında başlayacak kazı çalışmalarına Kültür ve Turizm Bakanlığı da destek verecek. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Dara'da ortaya çıkan tarihi hazinenin gün ışığına çıkartılması için gereken maddi destek sözü vermişti. Kültür Bakanlığı'ndan ve İstanbul Üniversitesi'nden önümüzdeki günlerde çok sayıda arkeolog ve kazı ekibi Mardin'e gelecek.
Dara harabelerinde bulunan ve halk arasında zindan olarak bilinen 40 metre deriliğindeki mekân temizlendi, açık hava tiyatrosu ve kaya evlerin bulunduğu alanlarda gerçekleştirilen kazılarda ise Babil ve Pers imparatorluğuna ait askeri garnizon şehrinin erzak ve silah depoları ile kaya mezarlar gün yüzüne çıkartıldı. Ayrıca şehrin yerleşim alanı olan toprak altında kalan kayalara oyulmuş tarihi evler gün yüzüne çıkarılıyor. Kazı çalışmalarında çok sayıda kayalıklara oyulmuş mezarlar bulundu.
Mardin Valisi Hasan Duruer, geçtiğimiz yıl Dara harabelerinde ortaya çıkan tarihi mozaiklerin ortaya çıkartılması için gerekli bütün girişimleri yaptıklarını belirterek, Mardin'de ikinci Zeugma antik mozaikleri ortaya çıkarmak için Kültür Bakanlığı ile işbirliği yaptıklarını söyledi.
Romalılar tarafından askeri garnizon şehri olarak kullanılan Dara'nın, mevcut tarihi kalıntılara ve su sarnıçlarına bakıldığında 100 bin'in üzerinde bir nüfusa sahip olduğunu gösterdiğini ifade eden Duruer, "Dara'nın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Aspendos'u olacaktır. Dara ören yerinde 1986 yılından beri Prof. Dr. Metin Ahunbay ve ekibi tarafından ören yerinde kazılar yapılıyor. Her gün yeni bir tarihi doku gün yüzüne çıkarılıyor. Kazıların akademik boyutunu Ahunbay hocamız daha iyi bilir. Gözlemlediğimiz kadarıyla her gün yeni yeni tarihi değerler ortaya çıkarılıyor. Biz ortaya çıkan bu tarihi değerleri turizme kazandırmak, iyi bir tanıtımla turistleri buralara çekmek istiyoruz. Tarihe ve tarihi yapılara ilgi duyan herkesin Dara'yı görmesi gerektiğine inanıyorum. Mardin'in neresini kazarsanız kazın ortaya tarih çıkıyor. Kazı ekibine İl Özel İdaresi imkânlarıyla katkı sağladık, Bu tarihi değerlerin bir an önce ortaya çıkarılmasını istiyoruz." diye konuştu.
Daranın saklı hazinesini ortaya çıkarmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteklerinde aldıklarını ifade eden Duruer, "Önümüzdeki günlerde kazı çalışması için İstanbul Teknik Üniversitesi ve Kültür Bakanlığı'ndan çok sayıda arkeolog buraya gelip tarihi gün ışığına çıkarmak için çalışma başlatacak. Gerekli alt yapı hazırlıkları ardından yaz boyunca yeraltında saklı tarihi mozaik hazinelerine ortaya çıkartacağız. Şu anda Dara köyünü bu tarihi hazinenin üzerinden taşımak için çalışıyoruz. Dara köyünde ikamet eden vatandaşların mevcut yapılara ek inşaat yapmalarını yasakladık. Dara ören yerinde tarihi mekânlarda ikamet eden vatandaşlar için yeni bir yerleşim alanı belirlediklerini 700 dönüm alan arazinin altyapısını yaparak vatandaşlara parsel parsel dağıtacağız." şeklinde konuştu.
1986 yılından beri kazı çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Mardin Kültür ve Turizm Müdürü Davut Beliktay ise "Dara'da saklı buluna kenti ortaya çıkarmak için mücadele ediyoruz. Geçtiğimiz yıl kazıda sezon çalışması olarak amacımıza ulaştık. Dara 1,5 km karelik alan üzerinde kurulmuş. Etrafında kazı yapılması gereken alanlar var. Kazı uzun yıllar alacak. Son olarak 600. yüzyıla ait olduğunu tahmin ettiğimiz süslü bir mozaik bulduk. Bu yılki kazı çok yönlü ve geniş alanı kapsayacak şekilde yapılacaktır." ifadesini kullandı.
Mardin merkeze bağlı Dara köyünde yapılan kazılarda her gün yeni antik eser ve kalıntılara rastlandığı bildirildi. Mardin Müzesi Müdürü Nihat Erdoğan,Güneydoğunun Efes’i olarak bilinen Dara Antik Kentte son yapılan kazıda bir kiliseyi gün yüzüne çıkardıklarını söyledi.
Mardin’in güneydoğusunda 30 km uzaklıkta,Mezopotamya Ovası ile Tur-Abdin Dağlarının birleştiği yerde,Roma İmparatorluğu tarafından askeri garnizon şehri olarak 507 yılında inşa edildiği belirtildi. Müze Müdürü Nihat Erdoğan Dara Antik Kenti’nde, Geç Roma, Erken Bizans, Selçuklu ve Osmanlı yapılarını bir arada görmenin mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan “Antik kentin üzerine yaklaşık 150 yıl önce günümüzdeki köy kurulmuştur. Köy evleri antik kent yapılarının taşlarını devşirme kullanarak bir kısmını tahrip etmiş bir kısım ayaktaki yapılarda bu evlerin ahır ihtiyaçları için kullanılarak günümüze kadar ayakta kalmıştır. Bu yapılar arasında, şehrin surları, kapısı, agora (Pazar) ve sütunlu caddesini, tarihi köprüsü, sarnıçlarının yanı sıra mozaikli yapı, Perslerle yapılan savaşta kullanılan surun dışındaki hendek, nekropol ( Arkeolojik şehirlerde mezarlıkların ve toplu mezar yerlerinin bulunduğu Bölge) alanı ve mezarlık alanındaki kümbet bulunmaktadır” dedi.
Mardin Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Prof.Dr. Metin Ahunbay danışmanlığında 1986 yılında başlanan bilimsel kazı ve araştırmalara 2010 yılında Müze Müdürü Nihat Erdoğan başkanlığında devam edildiği bildirildi.Erdoğan yapılan kazılarda, yeni sarnıçlar, mozaikler ve kiliseler ortaya çıktığını belirtti. Erdoğan şunları söyledi.” Dara Antik kentinde bu yıl yapılan kazılar nekropol alanında ve ikinci büyük sarnıç yapısında gerçekleştirilmiştir. Geçmiş yıllarda yapılan kazı çalışmaları daha çok antik kentin mimari planının çıkarılmasına yapıların işlevlerinin tespitine yönelik yürütülmüştü. Geçtiğimiz yıl yapılan çalışmalar sonucunda 3 bin dolayında insana ait kemik bulunmuştu. 2010 yılında Dara antik kentinin kültür turizmine açılması ve dünyaya tanıtılması bir örenyeri vasfı kazanması amaçlanarak çalışmalar buna yönelik yürütülmüştür. Antik kentteki taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının açığa çıkarılması, korunması, restore edilmesi, belgelenmesi ve sergilenmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede köy evlerinin üzerinde bulunmadığı ve kamulaştırma sorunu olmayan nekropol (mezarlık) alanında kazı ve temizlik çalışmaları yapıldı.”
KUTSAL CUMARTESİ GÜNLERİNİN İZİNE RASTLANDI
2010 yılı kazı çalışmalarını Dara’nın Nekropol alanı yani mezarlık alanında çalıştıklarını, kazı çalışmalarında 150’ye yakın işçi ve 20 uzmanın katılımıyla 7 ay sürdüğünü ifade eden Erdoğan “ Burası İsa’dan sonra 5.YY Anastasiupolis kenti olarak Anastasius tarafından kurulmuş. Kentin taş ocakları olan bu alanda mezarlık kullanımı vardı. Ve bunun büyük bir kısmı da alüvyon dolgu ile geçen bin 500 yıllık süre içinde dolmuş. Bu roma geleneği ile yapılmış mezarlıkları açığa çıkarmayı ve bunların o dönemin aydınlatması açısından kazıları bu alanda yoğunlaştırdık. Genelde mezar hediyeleri çıktı. Mezraların üzerinde yazılar bize tarihçe ile ilgili bilgi verdi. Süryanice,Roma ve yunanca Latince yazılarımız var.
Dara ile ilgili yaptığımız yayın taramasında ve antik kaynak araştırmalarında da şunu keşfettik. Burada kutsal cumartesi günlerinde, Pazar ayinleri ve yeniden diriliş törenleri yapılıyor. Ve Müslümanlıktaki Zekeriya peygamber gibi, Hıristiyanlık inancında yine yeniden diriliş ile ilgili, kemiklerin toplanıp tekrar ruhun bedene kavuşması ile ilgili ayinler düzenleniyordu. O alanda kutsal kemik biriktirme alanında bu kemiklerin toparlanıp tekrar kutsanacağını ve tekrar dirileceği ile ilgili burada o tür bir alan oluşturmuşlar. Kutsal Nekropol alanı burası. Toplu olarak başka alanda da gömülmüş olan insanların kemiklerini oraya taşıdıkları için tam iskelet sayısı bilinmemekle birlikte 400’ün üzerinde insana ait olma olasılığı olan kemiklere rastladık. Burada 3 tip mezar tipi bulunmaktadır.Kayaya oyulmuş lahitli mezarlar, tonoz ve sanduka mezarlar. Genelde din adamaların ruhani liderleri bu sanduka mezarlarda yatıyor. Bölgede yoğun olarak son 2 bin yıl içinde Hıristiyanlık var. Yahudilik, İran kökenli Zerdüşlük ve Mecusilik yoğun şekilde bölenin hem ipek yolu üzerinde olması dini etkileşimi sağlamış.” Şeklinde sözlerini sürdürdü.
KİLİSE KALINTILARINA RASTLANDI
Prof.Dr.Metin Ahunbay tarafından sürdürülen kazıda ortaya çıkan mozaiğin üzerinde bir yazı ortaya çıktığını,okutulan yazıtta mozaiğin bulunduğu yerin 515 yılında yapılmış bir kilise müştemilatı olduğunu öğrendiklerini söyledi. Erdoğan “ yazıtta Diyarbakır’a bağlı kilisenin yapımı için paranın da Diyarbakır’dan gönderildiği bilgisine ulaştık. Bu alandaki çalışmalarımız devam edecek yalnız, bu çalışmaların devam edebilmesi için kamulaştırma sorunları var. Bu tamamlandıktan sonra güneye doğru genişlemeyi düşünüyoruz. Çünkü o tarafta da mozaikli bir alan olma ihtimali var. Şu anda köyde bildiğimiz iki kilise kalıntılarına ulaştık. Tarihi kaynaklarda burada iki kiliseden bahsediyor. Bu yazıttan sonra birinin burada olduğunu öğrendik. Birde ayriyeten bu mezarlığın içerisinde ayinlerin yapıldığı büyük galeri mezar kilise mezar yapısı var. Onunla birlikte 3 tane var.” İfadesini kullandı
DARAYI TURİZME AÇMAYI HEDEFLİYORUZ
Yapılan kazı çalışmalarında şimdiye kadar zindan olarak bilinen su sarnıcına benzer ikinci bir su sarnıcını ortaya çıkardıklarını hatırlatan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü.” Bu su sarnıcının hemen hemen tavan kısmına kadar bir moloz dolgu ile doluydu. Bunun içini boşaltarak turizmi kazandırılsın diye 2 yıllık bir çalışma sonucunda tabanına kadar ulaştık. Şu anda restorasyona hazır hale gelmiş durumda. 5 YY da yapılmış bu su sarnıcı. Su kanalları ile birlikte nakropol alanına taşıyan kültler açığa çıkardık. Dereden gelen suyu burada biriktirip kanallar ile dağıtımını yapmışlar. Buradaki su sarnıcımız 18 metre uzunluğunda. Ortada 2 tane büyük yekpare ana kaya bloklarını, çatıyı taşıyan çarpan tonozlu bir sistem ile kapatılmış. Bizans mimarı yapısının tüm özelliklerini taşıyor. Dara ile ilgili şu an bakanlığımızın koruma amaçlı imar planı çalışması var. Hem köy hem de anti kentin birlikte nasıl yaşayabileceği, köyün taşınıp taşınmayacağına yönelik bir çalışma önümüzdeki aylar içerisinde gerçekleştirilecek. Bizim turizme kazandırma ile ilgili nakropol alanın kamulaştırma sorunu olmaması nedeniyle 2012 yılında turizme kazandırmayı planlıyoruz. Nekropol alanı ve 2 tane sarnıcımız 2012 yılında turizm e açık hale gelecek. Daradaki kazı çalışmalarında bu sene 200 ün üzerinde taşınabilir kültür varlığı ele geçti. Büyük bir çoğunluğu Roma’ya tarihlenen ve İslami dönem eserler bulunakta. Bunların arasında çeşitli seramik pişmiş kaplar, sikkeler, göz yaşı şişeleri ve bezeri taş kesiminde kullanılan murşlar elimize geçirildi. Zaten kentin büyük bir kısmı murşlar sayesinde oluşmuş. Bu eserler ortalama bin beşyüz yıllık. Önümüzdeki günlerde hepsini müzemizde teşhire çıkaracağız. “
BU SAYFANIN GÜNCELENMESİ//20/09/2011 TARİHİNDE İMRAN GÜNEŞ TARAFINDAN BİZAT YAPILMIŞTIR...
Gönül Dara düşmedikçe bu gizemli şehri anlaması çok zor..