Yamaç paraşütü ( Paragliding) hakkında bilgi
Son zamanlarda özellikle gençler arasında hızla yayılan, herkesin kolaylıkla uçma arzusu ve heyecanını tadabileceği bir spor dalı gelişmektedir. Buna Fransızca parapente, İngilizce paragliding ve Türkçe yamaç paraşütçülüğü adı verilmektedir. 15 yaşını bitirmiş her sağlıklı kişi rahatlıkla paraşütçülük kurslarına katılıp bu sporu yapabilir. Rahatça koşulabilecek türden uygun eğimli bir yamaca açık olarak serilen paraşüt, pilotun koşuya başlaması ile hemen hava dolar, kanat şeklini alır ve pilotu taşımaya başlar. Pilotun koşuya 3-5 metre daha devam etmesi ile havalanır ve yamaçtan aşağı süzülerek konforlu ve emniyetli bir uçuşa başlar. Uçuşların süresi, kullanılan malzemenin performansı ve pilotun tecrübesine bağlı olarak kilometrelerce/saatlerce sürebilir.
1940lı yıllarda, Wright kardeşler başarılı ilk uçuşlarının yanında, birkaç parça perde kumaşından yaptıkları bir tür uçurtmayla yeni bir havacılık olayına da öncülük etmişlerdir. Daha sonraları esnek yapıya sahip kanatlar üzerinde çalışma ve deneyler yapılmış, 1948de basit yelken kanatlar ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar sırasında kanatların bir bot, araba yada bir kişi tarafından yerden kaldırılması önemli bir gelişmeydi. Bu araç rahatlıkla sökülüp takılabilen çubuklardan ve üzerlerine gerilmiş kumaşlardan yapılmış bir delta kanattı. 1948 yılında Dr. Francis Rogallo, portatif delta kanadı yapmayı başardı. Zamanla delta kanatlar emniyet ve performans açısından oldukça geliştiler. Bugün tecrübeli bir pilot, 30-35 kg ağırlığındaki delta kanadına ek olarak yedek paraşüt, hava akımlarına göre şekillendirilmiş bağlantı elemanları, altimetre, variometre, pusula ve hız saati gibi bazı cihazlara ve telsize ihtiyaç duyar. Elbette bütün bunları taşımak için bir araç ve uçmayı düşündüğünüz tepedeki kalkış noktasına kadar uzanan bir yol gereklidir. Bu yüzden 1970li yıların sonlarında bazı uçucular, yapısı sabit ve ağır olmayan, daha esnek ve daha hafif bir hava aracı arayışına girdiler. Birkaç öncü, paraşütlerle yamaçlardan uçuş denemelerine başladılar. Bunlar uçaktan atlayarak, limit hızda (yaklaşık 198 km/s) düşerken açılmak üzere dizayn edilmiş serbest düşüş paraşütleriydi. Çok geçmeden limit hızdaki açılış şokunun doğurduğu aşırı yüksek gerilimlerin daha yavaş ve daha yumuşak olan yamaç kalkışlarında ortaya çıkmadığı fark edildi ve farklı malzemelerden daha büyük boyutlarda paraşütlerin işe yarayabileceği düşünüldü.
Çok geçmeden ucuzluğun ve basitliğin en son teknoloji ile birleştirildiği Fransızca parapente, İngilizce paragliding ve Türkçe yamaç paraşütçülüğü adıyla bilinen yepyeni bir spor doğdu. 1980li yıllarda yamaç paraşütçüleri düzenli olarak tepelerden havalanmaya başladılar.
Bugünkü yamaç paraşütlerinin 6:1 ve 9:1 arasında değişen süzülme oranları delta kanatlarınkiyle (12:1-18:1) yada planörlerinkiyle (20:1-45:1) karşılaştırıldığında çok iyi görünmeyebilir fakat bir yamaç paraşütünün onların sahip olmadığı bazı avantajları vardır. Kolaylıkla havalanır, yönlendirilir ve inerler, birkaç dakikada açılabilir ve toplanabilirler. Uygun bir eğitimle temel uçuş kontrolü becerisi birkaç günde kazanılabilir. Hafifliği ve küçük boyutları sayesinde rahatlıkla sırtınıza alıp hiç bir yola, hava alanına yada başka bir tesise gerek duymadan kalkış noktasına tırmanabilir ve yolları olmayan dağlardan bile kolaylıkla havalanabilirsiniz.
Basit ve zevkli olmasının yanı sıra havacılığın her dalında olduğu gibi yamaç paraşütçülüğünün de kesinlikle uymanız gereken bazı emniyet kuralları vardır. Havacılığın düşüncesiz, dikkatsiz ve tedbirsiz hareketleri affetmediğini asla unutmamamız gerekir. Güvenli uçuşlar için, içinde uçtuğumuz hava tabakasını kesinlikle tanımalı, paraşütümüzün değişik şartlar altındaki davranışlarını iyi bilmeli ve doğanın şartlarını ve kendi limitlerimizi asla zorlamamalıyız.
Yamaç paraşütçülüğü havacılığın belki de en basit ve en kolay yoludur. Fakat bütün diğer macera sporları gibi ihmal, yanlış uygulamalar ve uygun olmayan şartlarda yapılması gibi hallerde ciddi yaralanmalar, hatta ölümlere yol açabilir.